Uzak veya yakını görmede azalma, araba kullanırken zorlanma, gözlük numaralarında sık değişiklik, katarakt belirtileri arasında yer alıyor. Katarakt geri dönüşümsüz bir rahatsızlık olarak tanımlanırken, tek tedavi yöntemi olarak cerrahi uygulamalar ön plana çıkıyor. Gözün renkli tabakasının hemen arkasında doğal bir kristalin lens (mercek) bulunmaktadır. Bu lens şeffaftır ve göze gelen ışınları retina sinir tabakasına düşürerek net görüntü oluşmasını sağlar. Farklı nedenlerden dolayı bu lensin opaklaşması ve bulanıklaşması bulanık ve az görmeye yol açmaktadır. Bu duruma katarakt adı verilmektedir.
Gözlük numarası sık değişiyorsa dikkat!
Yaşa bağlı gelişen katarakt çoğunlukla aşamalı bir şekilde ilerlemektedir. Dolayısıyla, hasta ilk dönemlerde görmede bir değişiklik hissetmeyebilir. Fakat kataraktın ilerlemesiyle beraber uzak ve/veya yakın görmede azalma, renkleri soluk ve sararmış görme, araba kullanırken zorlanma, ışık hassasiyeti ve ışıkların etrafında halka görme, bir gözde çift görme, gözlük veya kontakt lens numaralarında sık sık değişmeler, hatta bazen okuma gözlük kullanan hastaların birden bire yakın gözlük ihtiyacının azalması veya gözlüksüz yakını görmeye başlamaları katarakt geliştiğine dair çok tipik bir durumdur.
En yaygın görme azalması nedeni
Katarakt dünyada en yaygın körlük ve görme azalması nedenidir; artan yaş ile katarakt görülme sıklığı de artmaktadır. 65 yaş civarında katarakt prevelansı %5 iken, 75 yaşında %50’ye yükselir. Tüm dünyada her yıl 5-10 milyon görmeyi azaltacak düzeyde yeni katarakt olgusu ortaya çıkmaktadır. Fakat, katarakt sadece yaşa bağlı gelişen bir hastalık değildir. Diyabet, hipertansiyon, obezite, güneş ışığına maruz kalmak, radyasyon, uzun süre kortizonlu ilaç kullanımı, göz travmaları, üveit veya daha önce göz ameliyatı geçirmiş olmak kataraktın daha erken bir yaşta görülmesine yol açar. Bunun dışında bebeklerde de konjenital kataraktlar görülebilir. Bazı metabolik hastalıklar, akraba evliliği, anne karnında geçirilen bazı hastalıklar ve enfeksiyonlar, gebelikte ilaç kullanımı gibi nedenler buna yol açabilir.
Tek tedavi yöntemi cerrahi
Katarakt teşhisi göz uzmanı tarafından biyomikroskopik muayene ile konulur. Günümüzde, kataraktın gelişmesini önleyecek veya geriye döndürecek hiçbir tıbbi tedavi yöntemi yoktur. Kataraktın tek tedavi yöntemi ameliyattır ve katarakt ameliyatı oftalmolojinin en sık uygulanan girişimidir. Katarakt cerrahisi endikasyonu hastanın yaşı, görme gereksinimi, yaşam tarzı, aktivite düzeyi ve hastanın yakınmalarına dayanarak konulur. Bunun yanı sıra katarakt cerrahisinin tıbbi endikasyonları da vardır. Mesela, konjenital katarakt varlığında ya da lense bağlı sekonder glokom gibi durumlarda hastanın bir an önce ameliyat olması gerekir.
Cerrahi lokal anesteziyle yapılıyor
Katarakt cerrahisi lokal anestezi altında fakoemülsifikasyon yöntemi ile yapılır. Bu yöntemle bulanıklaşmış olan lens ultrasonik titreşimlerle küçük parçalara ayrılarak aynı anda emilmektedir. Daha sonra göz içi lensi yerleştirilmektedir. Hasta aynı gün taburcu olur ve ertesi gün sosyal hayatına dönebilir. Göz içi lensleri farklı çeşitli tiplerde bulunmaktadır. Ameliyat öncesi bazı ölçümler yapıldıktan sonra, hastanın yaşam tarzını ve sistemik hastalıkları göz önünde bulundurarak hasta ile beraber konuşarak hangi göz içi lensi daha uygun olduğuna dair karar verilir.
Lens türleri şöyle sıralanabilir:
Monofokal göz içi lensleri: Tek odaklı lenslerdir. Hasta ameliyattan sonra uzağı net görür ancak yakını görmek için yakın gözlük kullanmak zorundadır.
Bifokal lensler: Multifokal lens olarak bilinmektedir. Hem uzağı hem yakını gözlüksüz görme imkanı verirler. Fakat ara mesafeyi net göstermiyorlar.
Trifokal lensler: Halk arasında akıllı mercek olarak bilinmektedir. Bu lensler hem uzak hem yakın hem de ara mesafe (bilgisayar, mutfak tezgahı mesafesi ) denilen alanda net bir görüş sağlayabiliyorlar.
Torik göz içi lensleri: Astigmatizma kırma kusurunu düzelten lenslerdir. 1 numara ve üzeri astigmatı olan hastalarda tercih edilmektedir.
Cerrahi sonrası ertesi gün sosyal hayata dönülebilir
Hasta aynı gün hastaneden taburcu ediliyor ve ertesi gün sosyal hayatına dönebilmektedir. Fakat hastaların dikkat etmesi gereken bazı konular vardır. Göz hekiminin verdiği ilaçların düzgün kullanılması, 10 gün boyunca göze su gelmemesi, el ve göz hijyenine dikkat edilmesi, ağır yük kaldırılmaması, eğilmekten kaçınılması, gözün ovuşturulmaması önem taşımaktadır.